Şaraplık Üzümden Kültür Mayasıyla Adım Adım Şarap Yapımı

Bu sefer adım adım şarap yapıyoruz. Aynı adım adım tam tahıldan bira yaptığımız başlıkta olduğu üzere, aşağıda okuyacaklarınız arasında o kadar da doğru olmayan ya da bazılarımıza yanlış gelen uygulamalar olabilir ya da bazılarımız bazı aşamalarda farklı yöntemlere başvuruyor olabiliriz. Bu başlığın amacı bir şeyler öğretmek değil, şaraplık üzümden kültür mayasıyla şarap yapımının aşamalarını görsellerle birlikte bir başlıkta toplamak ve evde şarap yapımı hakkında genel bir fikir vermek. Ağabeylerimizden fırça yeme riskini alıp şaraplarımı nasıl yaptığımı ifşa ediyorum özetle…

İyi şarap ancak şaraplık üzümden yapılıyor. Üzümün iyi olması da yeterli değil ama, her zaman olduğu üzere hijyen de çok önemli ve iyi şarabın olmazsa olmazlarından. Ama hijyene dikkat ediyor ve işi bilenlerin yazdıklarından öğrendiklerinizi de hayata geçirebiliyorsanız iyi şarap yapmak zor değil.

Sadece üçüncü senemdeyim. Şarap yapımı konusunda engin tecrübelerim yok ve bu başlık altında sorduğunuz bir şey olduğunda, emin olun ben de bir yerlerden araştırıp yanıt yazıyor olacağım. Bundan önceki iki sene yaptığım şaraplar üzerine güzel tepkiler aldım ve kendimi geliştirmeye çabalıyorum ama bundan önceki denemelerimde kayıt tutma konusunda fena hâlde sınıfta kaldım. İşte bu başlık benim bir yıllık kaydım olacak. Bu seneki şarabımla ilgili herhangi bir şey yaptığımda, aynı gün olmasa da tarih vererek burada paylaşacağım ve hem bu başlığı daha sonra okuyanlar şarap yapımı konusunda bilgi edinmiş olacaklar hem de ben ne yapmış olduğumu göreceğim.

Geveze herifin tekiyim…

05.10.2019 - 10.50

Elazığ’dan geliyor üzümlerimiz. Öküzgözü cinsi ve benim en çok sevdiğim üzümlerden bir tanesi. Bu şarap ikinci Öküzgözü olacak benim için.

Bugün benim yılın en sevdiğim günlerinden biri. Üzüm alan arkadaşlarla birlikte patlatma makinesinin durduğu çiftlikte buluşuyoruz her sene. Bu gün muazzam geçiyor. Sabahları 13’den önce uyanmaktan asla hazzetmeyen biri olarak sabahın köründe kalkmaya itiraz etmediğim yegâne gün bugün, yani bağbozumu günü. Herkes bir önceki sene yaptığı şaraplardan getiriyor ve işin iki üç saatte bitmesinin ardından gecenin ilerleyen saatlerine kadar uzanan bir sohbet başlıyor. Büyük oranda benzer şeylerden hoşlanan, şarap yapımı gibi keyifli bir hobiyi paylaşan insanlar için tabii ki konuşacak pek çok şey oluyor ve gün bitmesin istiyor insan.

Elimizde toplam 600 kilo üzüm var. Üzümler sabahın erken saatlerinde geliyor çiftliğe. Üzümün verimli olabilmesi ve güzel bir şarap üretebilmesi için doğru zamanda kesilmesi önemli. Dolayısıyla şarabın kalitesini etkileyen en önemli unsurlardan bir tanesi bağcımız. Üzümler düzgün bir şekilde ölçülmeli ve uygun şeker miktarına ulaştığında kesilmeli. Bize alkolü verecek şey meyvenin içerdiği şeker olduğu için üzümün şaraplık üzüm olması önemli. Marketlerde gördüğünüz üzümler şaraplık üzümün içerdiği düzeyde şeker içermiyor ve bu yüzden de marketten üzüm alıp iyi bir şarap elde etmek çok mümkün değil (tabii ki “iyi” dediğimiz şeyin ne olduğu konusundaki tartışmaları bir kenara bırakıyorum).

Üzümleri elle ya da ayakla çiğneyerek de patlatabilirsiniz ama elinizin altında bir makine varsa, bu iş çok kolaylaşıyor. Taneleri patlatıyor ama çekirdekleri kırmıyor. Çekirdeklerin kırılması hiç istenen bir şey değil ve üzümlerinizi patlatırken çekirdeklerinizi kırmamaya özen göstermelisiniz.

Makine taneleri patlatıp şıra ve parçalanmış taneleri alt taraftan kovaya boşaltıyor. Üzümlerin sapı ise ayrılıyor ve fotoğrafta gördüğünüz çuvala doluyor.

Kovalarımızı %2’lik PMS solüsyonu ile temizliyoruz, üzümleri koymadan önce. Potasyum metabilsüfit hem şarabı korumak, hem de kabukların üzerinde olması muhtemel vahşi mayayı öldürmek için gerekiyor bize. Üzümleri kovaya alırken arada bir yerde %10’luk PMS solüsyonu ekliyoruz ki varsa vahşi mayalar ölsün. Biz kültür mayası kullanacağız ve bu mayanın işe koyulması için temiz bir ortam bulunmasını istiyoruz.

Üzümleri patlattık, PMS ekledik ve kovamıza doldurduğumuz cibre / şıra ile eve geldik. Üzümlerimizin son durumu böyle.

Zaman ilk ölçümümüzü alma zamanı. Hedefimiz hidrometrede 1100 okumak, eğer bu değerin altında kalacak olursak, kişisel tercihlerimize bağlı olarak şeker eklememiz gerekebilir.

Ölçümümüzü aldık. Hidrometremiz 1100 gösteriyor (yeey!) ve bu da tam istediğimiz değer, belli ki bağcımız işini düzgün yapmış ve üzümü tam da gerektiği anda kesmiş.

Şarabın rengini veren şey üzümün kabuğu. Rose yapmak istiyor olsaydık cibreyi şimdi ayırmak mantıklı olurdu çünkü kabuklar şıraya renk vermeye başlamış bile. Ben kırmızı yapmayı planladım, dolayısıyla bu yola girmeyeceğim. PMS işini görüyor ve varsa vahşi mayayı öldürmekle meşgul. Kovalarımın üzerine hava geçirgenliği olan bir örtü örtüp bırakıyorum.

Yarın heyecan günü, şarabımı mayalayacağım.

16 Beğeni

Patlatılmış haldeki üzümlerimizi hesapta olmayan bir mayanın ele geçirmesini engellemek amacıyla PMS ekleyip kovalara almamızdan bu yana bir gün geçti. Şİmdi mayalama zamanı.

Kuru maya kullanacağız ve fermentasyonun daha hızlı başlamasını sağlamak için mayayı uyandırmayı tercih ediyorum. Mayayı kuru halde cibrenin üzerine serpmek de mümkün ama son dereve basit ve sadece yarım saat süren bir işlem her şeyi daha sağlıklı bir hale getirdiği için üşenmemek lazım.

Uygun büyüklükte bir kaba bir çorba kaşığı kadar şeker koyup bir bardak kadar kaynamış suda eritiyorum.

Bu karışımın biraz soğumasını bekliyor ve 1 - 1,5 su bardağı kadar şıra ekliyorum.

Sadece 1 gün geçmiş olmasına karşın şıranın aldığı renge bakar mısınız? Maya uyandırma için ideal ısı aralığı 25-35 derece arası. Şekerli suyla karıştırdığım şıranın sıcaklığını ölçüyorum ve 29-30 derecelik sıcaklık uygun.

Toz haldeki mayamı şıranın üzerine serpip karıştırmadan bırakıyorum. Mayanın kendine gelmek için 30 dakika gibi bir süreye ihtiyacı var. Bu zaman zarfında huzur içinde iş görebilmesi için üzerini bir tülbentle örtüp öylece bırakıyorum.

Sadece 30 dakika içerisinde işlerin bu kadar değişmiş olması insanda hayranlık uyandırıyor. Mayalarımız uyanmış da çalışmaya bile başlamış.

Uyanmış mayayı barındıran şırayı bardağın içinde hafifçe çevirip şırayanın ortasına ekliyorum. Dünden bu yana kabuk oluşmuştu ve ben de mayayı bu kabuğun üzerine eklemek istemediğim, kolayca karışabileceği bir ortam hazırlamak için kapağı kırmış, üstteki kabuğun şıraya karışmasını sağlamıştım. Mayayı dağıtmadan aynı noktaya döküyorum. Hiç şüphe yok ki küçük dostlarımız hızla kovaya yayılacak ve huzur içerisinde büyüp gelişecekler.

10 litre cibre için önerilen maya miktarı 2-4 gram. Elimde 45 litre civarı cibre ve 20 gram kadar maya vardı ve ben hepsini kullanmaya karar verdim.

Cibremiz mayayla buluştu ve bundan sonraki 24 saat boyunca ona hiç dokunmayacağız. Yarın akşam iş dönüşü, kapak kırma ve maya besini ekleme gibi işler bekliyor bizi.

Heyecan fırtınası devam ediyor yani…

13 Beğeni

07.10.2019 - 19.15

Akşam eve gelir gelmez kovamın yanında buluyorum kendimi. Başlayan fermentasyonla birlikte şıranın üzerinde oluşan kapağı kırmam ve üst tarafta olup kuruyan üzümleri ıslatmam lazım çünkü bu işlem hem şıranın oksijen yönünden zenginleşmesini sağlayacak hem de küflenme gibi sorunların ortaya çıkmasına engel olacak.

Aslında bu işlemi düzenli olarak 4 kez falan yapmam lazım ama 08-18 çalışan biri olarak istediğim tempoyu yakalamam mümkün değil. Ben de bu yüzden 19.00 - 0.00 - 07.10 düzeniyle çalışıyorum.

Fotoğrafta görebileceğiniz üzere bu kapak epey sertleşmiş durumda.

Bundan sonraki birkaç gün boyunca sürekli yapacağım şeyi yapıp hidrometre ile yoğunluğu ölçüyorum. Mayalamanın üzerinden sadece 24 saat geçmesine rağmen yoğunluk 1100’den 1090’e düşmüş durumda. Ortamdaki maya miktarı arttıkça fermentasyon hızında da artış olabileceğini tahmin ediyorum.

Aslına bakarsanız fermentasyonun çok hızlı ilerlemesini istemiyoruz zira kabukların şırayla birlikte kaldığı zamanın uzaması daha fazla aroma, daha fazla tanen, daha gövdeli bir şarap anlamına geliyor ancak bu sürecin fazla uzaması da bazı riskleri beraberinde getiriyor ve evde şarap yapımında 7 gün ideal bir süre. 10 günün üzerine de çıkmamak tavsiye ediliyor. Bu koşullar altında, hâlen 22 derecede devam eden fermentasyonun uygun bir seyirde ilerlediğini söyleyebilirim.

Hatırlarsanız 10 litre cibre için 2-4 gram mayanın uygun olacağını söylemiştim yukarıda. Ben azıcık fazla kullandım ve 21 litre için 10 gram civarı maya attım. Bugünden itibaren attığım maya kadar maya besini ekleyeceğim ama bu maya besinini de 3 partide, gün aşırı ekleyeceğim cibreye.

İlk parti maya besinini tartıp ekliyorum cibreye.

Yarın sabah, akşam ve gece kapak kıracak, akşam saatlerinde yeni bir ölçüm alacağım. Neyse ki kızım nöbette.

12 Beğeni

08.10.2019 - 19.30

Bu akşam eve geldiğimde ilk işim şarabıma göz atmak oldu.

Musluklu kovayla çalışmanın güzel tarafı ölçüm için şırayı rahatça alabiliyor olmak, tabii ki musluğunuz tıkanmadıysa. Bu arada, musluğunuzun ucundan damlama olmaması için musluğu çevirirken saat yönünde döndürmeye özen gösterin, aksi takdirde tüm musluğun gevşemesi gibi bir risk söz konusu oluyor.

Yoğunluğu 1066 olarak ölçüyorum. Fermentasyon hızlanarak devam ediyor ve her şey yolunda görünüyor.

Bu arada gündüzleri fırsat buldukça şarap yakımı hakkında bir şeyler okumaya ve neyi daha iyi yapabileceğimi bulmaya çalışıyorum. Son zamanlarda ilgimi çeken ve “delestaj” adı verilen bir teknik var. Kaba hatlarıyla, fermenterin dibindeki şırayı alıp kapağın üzerine dökmek olarak özetlenebilir. Bu işlemle hedeflenen şarabın havalanmasına imkân tanıyarak fermentasyonu desteklemek, daha tutarlı ve stabil bir renk profiline ulaşmak ve daha fazla aroma elde etmek. Aslında bu işlem yapılırken çekirdeklerin bir kısmının fermenterden ayrılması ve daha yumuşak içimli bir şarap elde edilmesi de hedefleniyor ama ben bunu ev koşullarında nasıl gerçekleştirebileceğimi henüz keşfedemedim.

Kovaya bakıp da kabukların yukarıya toplanmış olduğunu görünce, musluktan alacağım şırayı yukarıdan dökerek bir tür delestaj yapmaya karar veriyorum. Tabii ki ilk iş kullanılacak ekipmanın temizlenmesi. Bunun için %2’lik PMS solüsyonu hazırlıyor ve tüm malzemeleri temizliyorum.

İlk kovanın musluğu son derece verimli bir şekilde çalışıyor ama ikinci kovanın musluğu çoktan tıkanmış durumda. Gece yatmadan önce delestaj işlemini tekrarlamayı düşünüyorum ve bu sefer hortumla yapmayı planlıyorum.

Her şey yolunda gidiyor ve tahminimce, şarabımı hafta sonundan önce damacanaya ve hava kilidi altına almam gerekecek.

14 Beğeni

09.10.2019 - 20.30

Fermentasyon tam gaz… hatta bu kadar tam gaz olmasa daha iyi bile olabilirdi.

Neyse, ilk kez bu sene her şeyi ölçüp kaydediyorum ve önceki senelerle kıyaslama şansım olmadığı için her şeyin süper şahane olduğunu farz etmek durumundayım.

Bu akşamki ölçümde 1030 gördüm.

1020 civarında pet şişeye alıp devam etmek ya da sonuna kadar gidip biraz risk almak gibi bir ikilemle karşı karşıyayım…

Madem ki, born to be wild demiş atalarımız, yürü be koçum diyor ve 990’lara kadar açık bir şekilde devam etmeye karar veriyorum.

Böylece daha gövdeli ve daha tanenli bir şarabım olacak. Öküzgözü tanen yönünden süper şahane bir üzüm değil ve bu durum da hafif risk içerebilecek bu yola sapmamın temel nedeni sayılabilir.

Özetle, 995-990 aralığına kadar bekleyeceğim.

13 Beğeni

10.10.2019 - 20.15

Yoğunluk 1010.

Bu gidişle hafta sonu, yani 7 günde bitmiş olacak her şey. 22-23 derecede olmasına rağmen epey hızlı ilerledi. 2 tane 10 litrelik pet hazırladım, 990-995 aralığını bekliyorum.

Sanırım seneye buzdolabı kullanıp 15-18 derece aralığını deneyeceğim. Bu şekilde daha yavaş bir fermentasyon olacak ancak daha fazla aroma elde edilebildiğini iddia edenler var ve ben aromatik şeyleri sevdiğim için deneyebilirim. Şunun şurası 1 yıl kaldı.

11 Beğeni

12.10.2019 - 02.15

Zaman zaman acaba ben mi yanlış ölçüyorum falan diye düşünüyorum ama bunu nasıl becermiş olabilirim emin değilim. Bu akşam -daha doğrusu bu gece- 994 ölçtüm. Acaba 800’e düşmesi diye bir durum söz konusu olabilir mi?

Olsun, hiç gerek yok apaçık ortada ama ben azıcık maya besini eklemeden edemedim. (Alkol bütün kötülüklerin anası, ölçmeden ve göz kararı ekledim)

Yarın uçuşa gideceğim, damacanaya alma şansım yok. Eh, pazar zaten temizlik günü olmaz… Bu durumda, Behzat’ın da dediği gibi, bakacağız.

12 Beğeni

13.10.2019 - 17.30

Bugün üzümlerimizi sıkıp elde kalan şarabı hava kilidi altına alacağım. En önemli konulardan biri, fermentasyonun söz konusu olduğu pek çok üretimde olduğu üzere hijyen.

Öncelikle her şeyi %2’lik PMS solüsyonu ile dezenfekte ederek başlıyorum işe. Bu solüsyonu kullanacağım tüm malzemelerin üzerine püskürtüp etki etmesi için beş dakika kadar bırakıyorum.

Plan şöyle: 22 litrelik kovamın üzerine bir süzgeç ve süzgecin de üzerine tülbent yerleştireceğim. Üstteki fotoğrafta gördüğünüz sütlük denen naneyle şıranın üzerindeki üzümleri tülbente alıp elimle sıkacak, kalan posayı da hemen arkada beni bekleyen plastik kovaya atacağım.

Zaman uygulama zamanı.

Sıkıyorum falan da, böyle azar azar olacak iş değil bu.

Kapasite artırımı şart, hiç şüphe yok ki. O zaman doldur keke!

Zavallı tülbent şimdiden yarı cana indi bile. Tabii ki bunda süzgecin kovaya düşemeyecek büyüklükte olmamasının da etkisi çok. Bazı açılardan malzeme önemli işte ve süzgeç birkaç kez kovaya düşüyor. :frowning:

Suyundan olabildiğince ayrılmış posa.

Geride kalan şıra ve posa. Çok dfikkat etmek lazım, özellikle de benim gibi beyaz bir masa kullanıyorsanız. Dokunduğu her yeri fena hâlde boyuyor ve eğer bir iki dakika içerisinde müdahale etmezseniz de illa ki leke bırakıyor. Bu yüzden el altında bir bez doluşturup dökülen, lekelenen yerleri hemen siliyorum.

Damacanaya alınmaya hazır hale gelen şıra ve kalan posa…

Bazıları sıkımdan elde edilen şıranın ikinci kalite olduğunu düşünerek asıl şarapla karıştırmamayı tercih ediyorlar. Ancak ben böyle yapmadım çünkü şarabım çok fazla değil ve ikisini karıştırmadan devam etmek işleri fazlasıyla zorlaştırabilir.

Bahsettiğim bu düşünce doğrultusunda, olabildiğince homojen bir karışım elde edebilmek için hem şırayı hem de sıktığım kabuklardan gelen şarabı elimdeki damacanalara bölüştürüyorum (yani pete pay etmek :slight_smile: )

Kesin bir şekilde bilmemekle birlikte, 40 kilo civarı bir üzümden yaklaşık 30 litre civarı şarap elde etmiş durumdayım. Petlere ve bir de cam damacanaya aldığım şarabın kaba tortusu 5-6 saat içerisinde çökecek ve ilk aktarımı yapmak için hazır olacak. Bu aktarımın olabildiğince hızlı bir şekilde gerçekleştirilmesi öneriliyor ama işe giden bir yakalı olarak 5-6 saat sonra bu işi kotarmamın imkânı yok. Ben yarın akşam halledeceğim bu aktarımı.

Hemen arkada bir dağ misali yükselen kovalara dikkatinizi çekmek isterim. Heyecan verici bir bulaşık işi de var ama nasıl üşendiğimi anlatamam. Neyse, şimdi dursun… Artık onu da yarın hallederim.

10 Beğeni

14.10.2019 - 23.50

Ne yazık ki planladığım kadar hızlı hareket edemedim ve şarabı kaba tortusundan ayırma işi 26-27 saat sonraya kaldı ama bunu çok dert edecek hâlim yok. Aşağıda göreceğiniz üzere, tortu epeyce çökmüş durumdaydı işe koyulduğumda.

İlk başta sadece hortumla yaptığım sifon aktarımını bir süre sonra aktarma çubuğunun içindeki çubukla yapmaya başlıyorum çünkü hortum petin içinde kıvrılıyor ve şarabı nereden çektiğini ayarlamam lazım ki tortu olabildiğince az gelsin.

Hem fermentasyon bitti hem de şarap yeterince oksijenlenmiş durumda. Bu koşullar altında cam damacana kullanmaya karar veriyorum ve bir 15 litre bir de 8 litrelik cam kullanacağım.

Bu aşamadan sonra, 2020 Ağustos sonuna dek hep hava kilidi altında olacak şarap. Aslında bir iki hafta sonra damacananın ağzını hava almayacak şekilde kapatmak da yeterli olabilir (19 litrelik pet suların kapakları cam damacanaların ağzını epey sıkı bir şekilde kapatabiliyor.)

Ayrıca şarabımı korumam da lazım ve her aktarımda PMS ekleyeceğim. Bu PMS hesabı beni hep zorlayan bir mevzu oldu ve zaman içerisinde pratik bir yöntem öğrendim.

%10’luk bir solüsyon hazırlıyorum. Aktarımlarda önerilen PMS miktarı 20 litre için 1 gram. 200 ml suya 20 gram PMS ekliyorum. Böylece, PMS ekleyeceğim şarap miktarını ikiye bölmem ve bulduğum sayının mililitre cinsinden %10’luk solüsyon eklemem yeterli oluyor.

Özetle, 15 litrelik şarap için 7,5 ml %10’luk PMS solüsyonu eklemem lazım ve bu da 0,75 gr PMS anlamına geliyor.

Sonuç olarak, 40 litre üzümü patlatıp kovalara alarak başlayan bu maceranın en emek yoğun kısmı 26 litre civarı şarabı hava kilidi altına alarak sona eriyor. Bir sonraki aktarımı kasım ayı sonlarında yapmayı planlayarak şarabımı 20 derecelerde gezinen bir sıcaklığa sahip, her zaman karanlık bir odada dinlenmeye bırakıyorum. Eğer şarabınızı koyacağınız oda ışık alıyorsa, şarabınızı koyu renk bir örtünün altında ya da ışık almayacak bir şekilde bırakmanızın tavsiye edildiğini hatırlatmak isterim.

Ve unutmadan… bulaşık kısmı biraz can sıkıcı ama o da bu işin bir parçası ve tembellik etmenin de anlamı yok.

Tembellik etmenin anlamı yok ama tülbenti temizlemek için bir miktardan fazla çabalamak da akıl kârı değil.

Kasım ya da aralık ayına kadar elveda.

15 Beğeni

Aklıma gelen bir şeyler oldukça ekleyeceğim.

  • Artık şarabımızın oksijenle temasını minimumda tutmayı istiyoruz. Dolayısıyla, şişeleri boynuna kadar doldurup oksijenle temas edeceği alanı olabildiğince azaltmalıyız.
  • Pet şişeye koyduğum şarabı aktarımların ardından damacanaların tepesinde kalabilecek boşlukları doldurmak için kullanacağım. Petlerin hacimlerini, doldurmadan (ya da dikkatlice yaparsanız doldurduktan sonra da) önce elinizle ya da pense gibi bir aletle sıkarak azaltabilir, böylece petteki şarabın yukarıdan oksijen temasını azaltabilirsiniz.

Ve sonuç, tabii ki…

Başlangıç yoğunluğumuz 1100 idi, damacanaya alırken .992 ölçtük. Dolayısıyla %14,7 dolayında alkole sahip bir şarap var karşımızda.

Şimdiden güzel görünüyor ama üç dört aktarımdan sonra son derece aromatik ve yumuşak bir şarap olacak gibi.

Bu düşüncenin doğru olup olmadığını çok geçmeden, sadece 11 - 12 ay içerisinde öğreneceğimiz için çok şanslı değil miyiz sizce de?

16 Beğeni

11.01.2019

Bu akşam aktarma akşamıydı…

Aktarma planladığım için bir hafta kadar önce masa üzerine aldığım damacanalardaki şarapları yeni damacanaya aktardım.

Eski damacanaların dibinde kalan çökeltileri almadım ve şimdiden epey duru ve berrak bir şarap var elimde.

Aktarma sonunda çökeltiden kurtulduğu için damacanaları tam dolduramayan şarabı 5 litrelik pette tuttuğum şarapla tamamladım ve damacanalar ağızlarından birkaç santim aşağıda olacak şekilde doldurulmuş oldu.

Yeni damacanalarına aktardığım şarabı iyice soğuk bir odaya yerleştirip olabildiğince ışık almayacak türden bir düzenek kurmaya çabaladım ve odanın camını açtım. Önümüzdeki günlerde eksi derecelere düşecek sıcaklıkla şarabın içindeki tartarik asit çökecek ve 1 hafta 10 gün sonra yapacağım bir diğer aktarma sayesinde tartarik asitten kurtulmuş ve daha yumuşak karakterli bir şarap elde etmiş olacağım.

Bu aşama sonunda şarabı yeniden oda sıcaklığına almadan aktarıp tartarik asitten kurtulmak lazım çünkü içeri alıp aktarmakta gecikirseniz eriyip yine şaraba karışıyor.

Yakında yeniden görüşmek üzere.

11 Beğeni

23.01.2019 / 21.00

12 gündür sıcaklığın eksilere düştüğü bir odada şaraplarım.

Bu akşam bir aktarım daha yapıp çöken tartarik asitten arındırdım ve daha berrak ve daha yumuşak bir şarap yolunda bir adım daha attım.

Buraya almadan hemen önce aktarıp tortudan arındırmıştım şarabı. Buna rağmen damacananın dibinde birikenlere bakar mısınız?

Bu tortunun bir kısmı şarap ısınırsa yeniden karışacak, o yüzden olabildiğince az kıpırdatarak, soğuk odada üşüye üşüye aktarıyorum.

Tabii ki her zamanki gibi temizliğe dikkat ediyoruz.

Tortu öyle bir katılaşmış ki son kısmı alırken eğmeme rağmen neredeyse hiç kıpırdamadı yerinden.

Damacanaları ağzına kadar doldurup ek yapmak için pet şişede tuttuğum şarapla boynu geçecek şekilde dolduruyorum ki hava teması minimumda kalsın.

Şarapları tekrar hava kilidi altına alıp yeniden oda sıcaklığına taşıyorum.

En azından bir iki ay daha, muhtemelen yaza kadar rahatız.

Son durumumuz da şöyle ama bana çok tuhaf gelen bir tat var. Umarım bu geçecek bir şeydir de şarabım çöp olmaz.

14 Beğeni

Bu konudaki ilk gönderiyi 6 Ekim 2019’da oluşturmuşum.

Bugün 4 Eylül.

Yalancının teki olduğumu bundan daha iyi ispatlayan bir şey olabilir mi? “Bir yıl sürecek bir iş bu,” demiştim ama 11 ayda bitiverdi.

Bu akşam şarabımı şişeledim.

Zaman zaman çok üşendim, bazen elimi süresim gelmedi falan ama bugün bitti işim.

Ne demişler, “Good things come to those who wait!”

Kısmet işi tabii bunlar.
Bakalım.

24 Beğeni

Sevgili Bobo, bu başlığı açtığın ve detaylı anlatım için teşekkürler.Şarap yapımı , bira yapımı ile benzerlik taşısa da , çok daha
uzun bir süreç.Geçen yıl ilk defa ( senin anlatımındakine benzer şekilde) şarap yaptım. Sonuç beklentilerimin üzerinde çıktı, daha da iyi olacağına inanıyorum.Bu yılki bağbozumuna yaklaşık bir ay var.Ümit ederim, buradaki dostlardan da şarap yapmak isteyen olur.Senin yazın kesinlikle iyi bir kılavuz olacak.Herkese iyi şaraplar , iyi biralar dilerim , :wine_glass: , :beer:.

8 Beğeni

Güzel sözleriniz için çok teşekkür ederim.
Birilerine faydası olursa ne mutlu bana.
Bilmukabele.

4 Beğeni

Çook eskiden,internet,minternet yokken foto romanlar vardı. Genç kuşak bilmez :stuck_out_tongue_winking_eye:
İşte O zamanları anımsattınız bana sevgili Bobo. O kadar güzel anlatıp, fotoğraflamışsınız ki… Belgesel tadında olmuş bu sunumunuz. Elinize ve kaleminize sağlık.
Teşekkürler.

4 Beğeni

Çok teşekkür ederim hocam. Faydalı olursa ne mutlu.

1 Beğeni

Emeğinize sağlık.

Görseller, tarihli günce şekli ve anlatım şekliniz. Ne güzel.

Bira hobisinden biraz olgunlaştıktan sonra yol alacağım hobi şüphesiz EV de Şarap Yapımı. Ancak görünen o ki, daha fazla yer kaplıyor biraya kıyasla. Cam Damacanalar havalarda uçuşuyor.

1 Beğeni

Bu ne kadar yapacağınızla doğrudan orantılı.
Mesela benim çok fazla tüketimim yok ve bu sene 20 kg üzüm aldım sadece. Dolayısıyla 1 damacana olacak. :slight_smile:

3 Beğeni

Bende haftaya 1 litre düşecek kadar yapsam 3 damacana edecek kabaca :slight_smile:

1 Beğeni