Kovanın dibinden şişelediğim 6 adet 33 lük şişenin ikisi fışkırır tarzda olmasada yukarda da belirttiğim gibi açtıktan sonra dip tortusundan başlayarak yaklaşık 10 sn kadar köpürüp taştı. O şişeleri soğuk bir yere aldım ama sanırım sebep kovanın dibinin olması. Diğer şişeden açtığımda hiç taşma olmadı. Enfekte olduğunu ya da fermantasyon bitmeden şişelendiğini düşünmüyorum. Hijyen kurallarına azami dikkat ettim ve 2 şer gün arayla 3 defa fg ölçümü aldım. 5 gün 2 derecede Cold crush yaptım. Oda sıcaklığına getirip tarifdeki miktarda şekerle şişeledim. Söylediğinize göre oda sıcaklığınında gazlanmaya negatif etkisi yok. O zaman sebep benim açgözlülük etmem gibi geliyor bana
Yüksek ihtimal dip tortusu kaynaklıdır diye düşünüyorum sorunun. İçmeden önce @Durul un dediği gibi enaz 2-3 gün buzdolabında bekletmekte yarar var.
Son yaptığım birada şişelemeden 2-3 hafta sonra beyaz bir tabaka ve kabarcık gözlemledim. Daha 2 gün önce ilk şişeyi denemiştim ve hiç bir sorun yoktu. Bu tam olarak hangi enfeksiyon oluyor. İstikamet lavabo mu?
Not : denemek için bi tane açtım şimdi, arzular şelale olmuş. Tadında bir sıkıntı yok henüz.
Bu durumla karşılaşmıştım ben de. Tada herhangi bir etkisini farketmedim.
Aşırı köpürme var, o sıkıntı şu an. Birer posta pıstlattım şişeleri bakalım.
Merhabalar, bugün bira yapmayı planladım, kırımı yaptım, mutlu mutlu maltı demlemeye başladım ama maalesef sular kesildi .
Kaynattıktan sonra soğutma bile yapamayacağım. Fermenter temizligini yapamayacağım. Sizce ne yapabilirim? Uzunca bir süre suyun gelmeme ihtimali de olabilir. Süzme işlemini yapıp su gelene kadar bekleyip kaynatmayi sonraya mı birakmaliyim? Bu durum herhangi bir sakıncalı durum yaratır mı? Böyle bir durum yaşamadığım için biraz paranoyak oldum, fikirlerinize destek olabilirseniz çok sevinirim
Yanlış başlığa yazmışım
Bence marketten falan su temin edip kaynatma işini bitir. Kovayı mümkün olduğunca serin bir yerde bırak. Enfeksiyon riskine girme
Kaynatmayı bitirin mutlaka.
Sonrasında kazanda da soğuyabilir, biraz soğuduktan sonra kovaya alıp öyle de bırakabilirsiniz. Kova temizliği için bir miktar kaynar su ayarlayabilirseniz, Star Sun’la birlikte kullanırsınız, sorun olmaz. Suyun ne zaman geleceğine bağlı olarak durum değişir ama şıranın havayla temasını olabildiğince keser ve makul bir sıcaklığa iner inmez mayalarsanız büyük ihtimalle sorun yaşamazsınız. Sadece biraz daha buğulu bir biranız olacak.
Merhaba. Yaptığı biralarda hidrolat kullanmış birileri var mı aramızda?
Bu şekilde bi on yıl daha bekleyelim.
Ya ben hep yanlış yunluş yazdım bu zımbırtının adını. Kalın kafama girmiyor bir türlü. Siz anlamışsınızdır nasılsa.
Almam zaten. Daha betermiş.
Merhaba mantığına hakim olmadığım için merak ettiğim bir şey var; pilsenerler için yaptığımız düşük sıcaklıktaki lagering illa ki ikincil fermantasyonda mı yapılmalı? Yani ben direkt olarak mayaladığım kapta bir ay iki ay neyse bekletsem aynı sonucu alamaz mıyım? Dip tortusundan kurtulmak mı gerekiyor? Çünkü ben bu işten hiç hoşlanmıyorum; fermenteri aç ikinci kaba aktarmak için benzin çeker gibi birayı çek ağzına değdirmeden. İkinci fermentere aktar, oksitlendi mi oksitlenmedi mi dert edin. Can sıkıntısı tamamen.
Tortudan ve mayalardan daha fazla ayırmak için farklı fermentere almak elbette daha faydalı ama öyle bir şart yok.
Ayrıca sadece pilsnerler için yapılmıyor, berraklık istenmeyen stiller haricinde hemen her stilde yapılabilir.
Musluklu kova veya aktarma sifonu kullanırsanız buna da ihtiyacınız yok.
Ben dezenfekte ettiğim hortumu musluğa bağlayıp dipten doldurarak ikinci fermentere alıyorum mesela. Musluksuz fermenteri olup aktarma sifonu ile yapanlar da çok.
Aktarma sifonu hep sorun çıkartıyordu bana, @magunay’ın yöntemiyle musluğa hortum bağlayarak daha aşağı seviyedeki kovaya yerçekimi yardımıyla aktarmaya başlayınca çok rahat etmiştim. Bir süredir bununla da uğraşmıyorum ve direk dolaba koyuyorum. Zaten soğukta bir süre bekleyince dibine iyice yapışıyor tortu.
Soğuk dinlendirmenin tatları yumuşattığını, lagerlama olduğunu biliyorum. Çökelme, zaten aynı zamanda cold crash olmuş olduğu için ekstrası gibi düşündüm. Derdim sadece genç birayı hareket ettirmeyip, hava temasından kurtarmak. Musluktan aksa bile diğer fermenter ayrı bir risk çıkarıyor. Hazır tadı düzgün bakterisiz birayı riske atıyoruz hem de ikinci fermentere dolarken her halükarda o bira dönüyor v.s havayla bol bol temas ediyor.
Bu koşullar altında dip tortusu soğuk dinlendirmenin etkisini azaltan bir şey mi değil mi onu bilmiyordum. Sorun yok cevaplarınızdan anladığım kadarıyla o yüzden artık çökeltici zımbırtılarını da kullanmadan sadece soğukta dinlendirip çökeldiği kadar da çökelmesini sağlayıp şişelemek niyetindeyim. Bu kadar uğraşıyorum sonra şişeye alınca şişe tortusu oluyor bu seferde bardağa doldururken kılı kırk yarıyorum tortu hareketlenmesin diye v.s.
Aslında başlı başına bir konu bu dinlendirme. Yüksek alkollü çoğu Belçika birasında 10-15 ⁰C lerde 28 günlük dinlendirme var. Mesela buzdolabında çok uzun süre beklettiğinizde tekrar maya eklemeniz gerekebilir, çünkü mayalar ebedi uykularına çekilmiş de olabiliyor.
Oksidasyon ya da bakterilerden korkuyorsanız aktarım yapmanıza gerek yok. Aslında yapılan her şey hep daha iyiyi çıkarabilmek için Umut Hocam.
Yalnız ne kadar tortusuz yapmaya çalışsanız da şişeleme şekeri ile tekrar çoğalan bir miktar maya dipte tortu oluşturacaktır.
Şöyle bir atasözümüz var, “Ne kadar aktarırsan aktar şişeye düşer bir miktar tortu.” Filtreleme yapmadıkça, az ya da çok, tortu olacak.
Zamanında bir dizi vardı, Yarın Artık Bugündür. Oradaki sosyetik ailenin kızı Zeynep doktor çıkar ve kurayla bir taşra iline atanır ve kendini bambaşka bir dünyada buluverirdi. Yaşadığı korkunç kültür şokundan yakınan Zeynep’e üniversite yıllarından tanıdığı ve çok daha mütevazi bir arka plana sahip arkadaşının söylediği, bu taşra ilindeki insanlar hakkındaki sözler bir anlamda bira tortusu için de geçerli aslında: “Onları sev doktor!”